5 Mart 2016 Cumartesi

Semender'in vedası

Gazeteci, yazar ve şair Ahmet Oktay dün hayatını kaybetti. 83 yaşında hayata veda eden Oktay, Necatigil Şiir Armağanı'nın yanı sıra Yeditepe Şiir Armağanı, Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Şairi, Altın Portakal Şiir Ödülü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Hizmet Ödülü gibi birçok ödülün sahibiydi.

Türk şiiri dün Ahmet Oktay'ı kaybetti. 83 yaşında hayata veda eden şairin cenazesi, bugün Erenköy Galip Paşa Camii'nde öğle vakti kılınacak namazın ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verilecek.

Gazeteci, yazar ve şair Ahmet Oktay, birçok ödülün sahibiydi. Şiire başladığı yıllar eserlerinde Ahmed Arif etkisi görülen Oktay, 1960'lardan sonra toplumcu gerçekçi bir yaklaşımla İkinci Yeni'ye yöneldi. Destansı bir söyleyişle yazdığı şiirlerinde zengin kelime dağarcığı ile kendine has bir çizgi benimsedi.

Asıl adı Ahmet Oktay Börtecene olan şair, eserlerinde soyadını hiç kullanmadı. 1933 yılında Ankara'da doğan Oktay, yazmaya ortaokul sıralarında başladı. İlk şiiri, 1949-1950 yılları arasında Gerçek dergisinde yayımlandı. Lise öğrenimini tamamlamayan yazar, erken yaşta çalışmaya başladı.

MAVİ HAREKETİ YILLARI

Ahmet Oktay, 1950'li yıllardaki Mavi Hareketi'nin öncü isimlerindendi. Hareketin aynı adlı yayın organı Mavi dergisinde yazıları ve şiirleriyle etkin bir rol oynadı. Gazeteciliğe başlaması ise 27 Mayıs sonrasına denk düşer. Oktay, 1961 yılında Yeni İstanbul gazetesinin Ankara bürosunda parlamento muhabiri olarak profesyonel gazeteciliğe başladı. Çeşitli gazetelerde ve TRT Haber Merkezi'nde muhabirlik, haber müdürlüğü yaptıktan sonra 1982'de TRT'den emekli oldu. Bir süre daha Milliyet Gazetesi'nde çalışmaya devam eden Ahmet Oktay, 1993 yılında görevinden ayrılarak kendini tümüyle yazıya verdi.

Şiir kitaplarından özellikle Yol Üstündeki Semender (1987) Behçet Necatigil Şiir Ödülü almasının da ötesinde içerdiği şiir isimleriyle de önem kazanmıştır. Her bir şiirinde intihar etmiş bir şairi şiire dönüştürmüş ve o şairin üslubuyla kendi dilini ustalıkla birleştirmiştir. Türkiye'de birçok şiirsever, bu şiir kitabı nedeniyle gizli kalmış Türk ve yabancı şairleri farklı yanlarıyla öğrenebilmiştir.

Ahmet Oktay, Her Yüz Bir Öykü Yazar ile kazandığı 1987 Necatigil Şiir Armağanı'nın yanı sıra Yeditepe Şiir Armağanı (1965), Yol Üstündeki Semender ile 1991 Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Şairi, Ağıtlar ve Övgüler ile 2002 Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü, Hayalete Övgü ile 2012 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Hizmet Ödülü almıştır.

‘Yol Üstündeki Semender' şiirinden

(...)

Dün geceydi yandım

“yaşayan sağlam delile

dayanarak yaşasın”

diyen ayetle

Ey Rab

çürük benim delilim

Nereye ait ki

bu hicranlı suret?

Bu gözler

çoktan kesti dünyayla o karanlık

sohbetini.

Satranç ve dil

yeniktir ezelden

Bakıyorum pencereden

sırtımda patiska bir gömlek

ve avcumda

Allahın eli,

yerin en dibine

“Yalnız hüznü vardır

kalbi olanın”*

(...)

‘Şiirimizin öncü isimlerindendi'

Haydar Ergülen: Ahmet Oktay, şiirimizin, eleştirinin ve düşünce hayatımızın öncü isimlerindendi. Ana akımın içinde rahatlıkla yer alabilecek bir şairken, yazılarında ve kitaplarında söz ettiği, öngördüğü alternatif arayışları daha önemli gördü. Bu hiç kuşkusuz yenilikçi ve öncü bir yazar, aydın tavrıdır. Şiirleriyle de gerçekten uzun ve derin izler bırakacak bir şairdir. Başta şiir olmak üzere bazı yapıtlarının öne çıkmış olması, diğer yapıtlarının gölgede kalacağı anlamına gelmiyor. Etkileyici, kapsamlı, yol gösterici bir külliyat bıraktı.

Ömer Erdem: Ahmet Oktay, 1950 sonrası şiirimizin ve edebiyatımızın tam da içinden bütün emeğiyle geçen ender şairlerden birisidir. Mavi ile başlayan edebiyat tanıklığı ve yakınlığı, II. Yeni ve sonrası bütün edebiyat tür ve açılımlarını algılamış, bazen şair, bazen eleştirmen bazen de gazeteci kimliğiyle göz ve yer doldurmuştur. Sadece popüler kültür üzerine yazdığı kitap bile ömürlük çalışmalar arasındadır. Şiirinin ve şairliğinin tam da yerini bulduğunu, kültürel ve tematik yoklayışlarının kendi içinde etkiler ürettiğini söyleyemem. Ne var ki, entelektüel birikim ve bütünlüklü kavrayış bakımından, yazı yazacaklara örnek kişiliklerden birisidir. Evinde son ziyaretimde biraz değil çokça umutsuz hatta terk edilmişlik havası hissetmiştim. Buradaki toplumsallık, bir yazı adamına yönelik horluğun unutulmaz karşılığı oldu zihnimde. Ne diyeyim. Burası böyle bir ülke.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder