20 Aralık 2013 Cuma

Tuzsuz Aşım Testosteronsuz Başım

Barın tenha saatleriydi. Kısık müzik eşliğinde geceye hazırlanan barın kapısında 25 yaşlarında genç bir kız belirdi. Barın tamamı boş olmasına rağmen güftesi kendine ait hicaz makamlı gözlerle gözden ırak, duygu ve durumunu mayalayabileceği uygun bir yer arandı. Barın köşesinde konuşlanmış Hazır Hazım, barmen Muzaffer ile ayaktopu muhabbetindeydi. Hazır Hazım kapı girişinde genç kızı fark edince muhabbeti noktaladı. Barmen Muzaffer Hazır Hazım’ın bakışından kapı girişinde güzel bir kız olduğunu hemen anladı… Hazır Hazım süzme yoğurt mayalı tebessümü ile genç kızı baştan aşağı süzmeye başlamıştı bile. Genç kız yürümekten çok gösteriş için imal edilmiş ayakkabıları ile en dip masaya doğru Hazır Hazım’ın yanından seğirtti… Arkasından gelen parfüm kokusu Hazır Hazım’ın narkotik köpeği hassaslığındaki burnundan içeri girince… Yarım kilo bal, 100 gram toz zencefil, 2 gram safran, 30 gram kişniş, 2 tatlı kaşığı arısütü, 100 gram Antep fıstığı birleşimi ile elde edilen afrodizyak karışımından 3 kaşık yemiş gibi oldu. “Tinto Brass” gözlerle nereye bakılması gerekiyorsa oraya odaklandı… Genç kızın olağan devinimindeki dışarlak hatları “Düş peşindeysen, düş peşime” der gibiydi.

Genç kız, yas renkli, çok gözlü çantasını yanındaki koltuğa özensizce bırakıp bel hizasındaki deri montunu çıkarınca kırmızı renkli gömleğinden dekoltesi ortaya çıktı. Sütyene rağmen mi, sütyen sayesinde mi baş kaldırdığı merak içeren ikizleri görünce Hazım’ın aklı başından gitmiş, yüreği hoplamış, gözleri yerinden fırlayacak gibi olmuştu.

Barmen Muzaffer, Hazır Hazım’a “Ne o kendinden geçtin?” diye takılınca, Hazır Hazım…” Dekoltesi tin tin yar, verir diye umdum yar”  devşirme bir türkü mırıldanıp birasından bir fırt çekti. Genç kızın vücut hatlarını ezbere durmuş bar çapkını, genç kızın moralsiz, üzgün ve bitap halde olduğunu henüz fark edememişti…  O genç kızı gözleriyle soymakla meşguldü. Barmen Muzaffer ile konuşuyor fakat soyma işlemi yarım kalmasın diye gözünü genç kızdan ayırmıyordu…“Oğlum Muzo ben bu kızla yatayım öleyim be!...” diyerek el yordamıyla çerezliğin içinden rastgele aldığı leblebiyi salya üretmeye başlayan ağzına attı.

Barın diğer iki çalışanlarından biri camları siliyor diğeri ortalığı düzenliyordu.

Hazır Hazım genç kıza, geç kız ise bilinmedik düşüncelere dalmıştı. Özensizce koltuk üstüne bıraktığı yas renkli çok gözlü çantasından çıkardığı son model telefonu bir eliyle tutup diğer eliyle bir sağa bir sola çeviriyor bir şeyler düşünüyordu. Başı dönen telefonu masa üstüne bırakıp parmaklarını çıtlattı. Boynunu bir sağa bir sola çevirdi. Yüzüne düşen bir parça saçı eliyle kulak arkasına sokuşturdu.  Hemen ardından ellerini şakağına götürüp uzun uzun ovdu. Kas gerginliğini ifade eden mimikler eşliğinde başını saat yönüne doğru döndürdü, sonra saat yönünün tersine döndürerek saatine baktı. Saat 18’45’i gösteriyordu. Sağ eli alın bölgesinde araba sileceği gibi gidip geliyor sanki alın yazısını silmek istiyordu… Eli tekrar telefonu gitti telefonun kapat tuşuna basılı tutup  “aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz” konumuna alıp, çok gözlü çantasının içine tıktı. Sonra saç diplerine geçirdiği tırnaklarını tarak misali kullanarak arkaya attı. Gergin surat ifadesi yerini az sonra ağlayacak birinin yüz ifadesi bırakınca barmen Muzo…

“Bu kızdan iş çıkmaz, belli ki bir derdi var…” dedi

Bak Muzo, ben bu işin kitabını yazmadım ki herkes öğrenmesin… Kadınların cinselliğe hazır olması 24 saat öncesinden itibaren gelişen olaylar zinciri çok önemliyken, benim hazır olmam 1 dakika bile sürmüyor. Neden?... Çünkü benim adım Hazır Hazım. “Ben her zaman hazırım” diyince her ikisi birden gülüşmeye başladılar. Kadın kısmı öyle mi? diye devam etti Hazır Hazım… Kadınların beyninin birçok kısmı aynı anda aktif halde çalışıyor. Bizim aktif yerlerimiz belli. Kim bilir bu kız şimdi neler neler düşünüyor? Onu önce rahatlatmak, olumlu bağlantı kurup beyninin alakasız aktif kısımlarını bir bir kapatmak gerekir. Tecrübelerime göre bu kız sevgilisinden ayrılmış, yıkılmış ve üzgün halde… Sabırla yaklaşmak ürkütmemek gerekir. Ben bu kızla bu gece, bu bardan el ele çıkar; çıkarken de sana “Gördün mü Muzoooo” dercesine göz kırparım. Demedi deme! Bir şeyler öğrenmek istiyorsan beni izle. Belki bir şeyler kaparsın...

Olurdu, olmazdı, yapardın yapamazdın muhabbeti bir takım elbise iddiası ile son buldu.

Genç kız, son teknoloji ile üretilmiş klima sessizliğinde ağlıyor, sıcaklığı düşen nemli hava içerisinde yoğunlaşan drenaj suyu gibi gözyaşı ifraz ediyordu.

Barmen Muzo, “Bence bu kız Anadolu kültürüyle büyümüş… Köydeki anneannesinin, gözlüğü düşmesin diye gözlük sapını peynir lastiği ile bağlamasını dert edinmiş bir hali var...” Tahminin de bulununca, Hazır Hazım durur mu?... “Bence dolmuşla giderken dolmuşun aniden sağa doğru manevra yapmasıyla, ne varmış ki diye yola bakıp, yerde kanlar içindeki yatan bağırsakları çıkmış yavru kediyi görüp buna çok üzülmüş olabilir…” diyerek kendi tahminini ortaya boca etti.

Genç kızın gözyaşları bu ikilinin eğlencesine dönüşmüştü. Kıs kıs gülüp yeni tahminlerde bulunuyorlardı.

………………….

Hazır Hazım oturduğu yerden kalkıp ağlayan kızın yanındaki koltuğa destursuz bir şekilde oturdu. Genç kız gözyaşı sıvısı altında şemsiyesiz kalmış, akmış rimelli yüzüne ayrı bir seksilik katmıştı. Asimetrik gamzeli suratını kaldırıp hiç tanımadığı adama baktı. Tam “kimsiniz” iç diyaloğunu dışa vurup terslenecekti ki, Hazır Hazım sol elini havaya kaldırarak genç kızın konuşmaya başlamasını engelledi. Trafik polisi gibi kalkan eli ile ilk kez bir polis tarafından çevrilmiş şoför misali frenleyen genç kız, ehliyetini ve ruhsatının sorulmasını sabırla bekler bir haldeyken… Hazır Hazım elini indirip… “Bir kızın gözyaşlarının %5’i su kalanı duygudur. Maalesef günümüzde erkekler kadınları anlamıyor. “Kalbiyle dinleyen kadına ağzı ile konuşan erkekten hayır gelir mi?...” Diyerek girizgâh yapıp masa üzerindeki peçetelikten aldığı peçeteyi genç kıza uzattı. Genç kız şüpheli bir yüz ifadesi eşliğinde aldığı kâğıt peçeteye % 95’i duygu içerikli gözyaşını sildi. Ardından akciğerine bakteri girişini engellemek için salgılanan burun içi yapışkan sıvıyı mümkün olduğunca kibarca silip Hazır Hazım’a geri uzattı…

“Teşekkür ederim müsaade ederseniz yalnız kalmak istiyorum” dedi.

Genç kızın acı ve hüzün karışımlı üzgün ses tonu, empati duygusunu kürtajla aldırmış Hazır Hazım’ı hiç etkilememişti. Genç kıza uzattığı boş ve anlamsız peçetenin içi duygu yüklenip geri iade edilmiş halde elinde duruyordu. Hazır Hazım hiç beklemediği duygu ağırlıklı peçete ile kalmanın şokunu üstünden atıp konuşmaya devam etti…  Size verdiğim boş peçeteye duygularınızı akıtıp bana geri verince aklıma geldi; Aziz Nesin der ki: Bir kadına sperm verirseniz size bir çocuk verir; ona bir ev verirseniz, size bir yuva verir; ona sebze verirseniz size yemek verir… Ne doğru söylemiş dimi? Misal ben size kuru bir peçete verdim, siz bunu karşılıksız bırakmadınız… Bu duygu dolu peçeteyi ömrüm boyunca saklayacağım diyerek içinde bol miktarda mukoza yüklü peçeteyi cebine sokarak konuşmasına devam etti… Bir genç kız asla yalnız ağlamamalıdır; derdini, düşüncelerini içine atmamalıdır. Lütfen beni bu durumdan faydalanmaya çalışan biri olarak düşünmeyin; böyle düşünürseniz üzülürüm... Ben üzülünce kötü espriler yapar, saçmalarım, göğüs kıllarım elektriklenir, ciğerlerim sallanır, güven eksikliği yaşarım, gözüm seğirmeye başlar…

Olmuyordu, ne söylese, ne anlatsa genç kızdan olumlu bir tepki gelmiyordu. Ne yapacağını bilemiyor, ne diyeceğini şaşırıyor, saçmalıyordu. Daha önce böyle bir şeyle karşılaşmamıştı. Genç kızın yüzünde oluşacak bir mimik, bir umut ışığı arıyordu.

Şalterleri kapanmış ampul sağırlığında söylenenlere hiç tepki vermeyen genç kız Hazır Hazım’ın söylediklerini duymuyor, öylece boşluğa bakıyor Hazım ise o boşluğu kıskanıyor onun yerinde olmak istiyordu. Barmen Muzo ile iddiaya girmişti, masadan kalmaya hiç niyeti yoktu…

“Lütfen siz de beni anlayın ben birilerine yardım edince mutlu olan ender insanlardanım. Sizi burada ağlarken bırakıp gidersem aklım sizde kalır. Akılsız birini kim n’apsın? Dimi? Hem zor zamanlarınızda yanınızda olmayan birini iyi zamanınızda niye isteyesiniz ki?”  Genç kız gözünden süzülen duygu yüklü rimel renkli sıvıyı silerek… “Siz benim iyi günümde yanımda olmak maksadıyla mı buradasınız?...” diyerek yüzüne düşen saçını eliyle kulak arkası edip sorusuna cevap bekler halde Hazır Hazım’a baktı.

Hazır Hazım Kuala Lumpur bakışlı Golyat kurbağasının gözlerine bakarak katatonik hastalığına yakalanmış olduğunu düşündüğü kızdan ilk soru gelince bu teşhisinin yanlış olduğunu anladı.

Genç kızın ilk sorusuydu, bu iyi bir gelişmeydi. Kendisine yöneltilmiş soruyu gol pası olarak algılayan Hazır Hazım kaleci ile karşı karşıya kalmış santrforun hissiyatı ile soruya nöronlar arası bağları yeniden düzenleme aktivitesine başladı.

Hazır Hazım 34 yaşında geniş omuzlu, temiz yüzlü, kültür düzeyi konuya göre değişkenlik arz eden, egosu deniz seviyesinin üstünde, çenesi bel altından düşük biriydi. İkna kabiliyeti tahterevalli gibi bir inip bir çıkıyordu. Bir ilaç firmasınında plasiyer olarak çalışıyordu. Fakat kadın dendi mi akan sular dururdu. Acil bir şekilde konuşmaya başlaması, sandırıcılığını devreye sokmalıydı.

Birden kendi ağzından dökülen cümleleri dinlemeye başladı… “Dünya eskisi gibi değil. Bu dönek yuvarlak içinde, kültürler, ideolojiler, sistemler hızla birbirine giriyor, savaşıyor ve karışıyor. Aklı aşureler hala bir ideolojiye sarılıp uğruna savaşmanın erdemlerini saya dursun yeni nesil hayatın tadını buldu bile… “

Genç kız ne söylenenleri anladı, ne konuşmaya takati vardı… Tek aklında kalan son cümleydi. Ayıp olmasın diye “Neymiş o?” diyerek ikinci sorusunu sordu.

Anlatacağım ama derin mevzular bunlar, öyle kuru kuru anlatılmaz; önce bir şeyler içmek lazım. Biraz rahatlamak, işletmeye para kazandırmak lazım… Şimdi şarap mı içersiniz, yoksa size güzel bir kokteyl mi yaptırayım? Diye sordu, cevabı merakla bekliyordu. Muhabbetin derinleşmesi, bunun için de bir şeylerin içilmesi şarttı…

Genç kızın “Tekila içerim” cevabını duyan Hazır Hazım muhabbetin derinleşeceği duygusu ile yarım yamalak oturduğu koltuğa iyice yerleşip…

-“Tekila mı?” diye sordu…

Genç kız…

-“Evet, tekila istiyorum, sakıncası mı var?”

“Hiç olur mu, tekila benim en favori içkimdir… Her şeyi unutturur; devadır, mutlu eder, hoş eder, kanat gereksinimi olmaksızın uçurur… Kimse bilmez: Hezarfen Ahmet Çelebi’de Galata Kulesi'nden Üsküdar'a kendi imalatı kanatlarla değil tekila ile uçmuştur. Tekila olmasaydı Meksika gereksiz bir ülke olurdu sözleri genç kızın yüzünde hafif tebessüm oluşturdu.

Zaman geçtikçe hava kararmaya bar müşterileri çoğalmaya, müzik desibeli yükselmeye başladı.

Barmen Muzo muhabbetin arasına girip beşinci kadehleri de masadan aldı. Birer tane daha ister misiniz diye sorup mimikleriyle Hazır Hazım’dan durum raporu istedi, Hazır Hazım gözlerini uzaktan kumanda ile yavaş yavaş kapanan otomatik kepenk gibi indirerek her şey yolunda raporu verdi. Genç kız başı öne eğik halde Muzo’nun “Bir tane daha ister misiniz” sorusuna kararlı bir ses tonuyla “Şişeyi getirin lütfen” cevabını duyunca hormonları tavan yapan Hazır Hazım hiç güldürmeyi başaramadığı kıza bakıp, empati yapıyormuşçasına “Fazla neşe verilebilir bir şey olsa da size verebilsem” dedi… Uzun bir sessizlikten sonra… “Sizi üzen bir erkek mi?” Sorusunu yöneltince, düşünceler dalmış genç kız başını evet anlamında aşağı yukarı hafifçe salladı.

Hazır Hazım kendisi de erkek değilmiş gibi… “Erkek milleti böyledir işte” dedi.

Vurdumduymaz, sahtekâr, ikiyüzlü, hilebaz, yalancı ve çıkarcıdırlar. Değer bilmezler… Kendileriyle ilgilendiğini fark ettiklerinde oturma organları kalkar, kaybetme korkusuyla üç buçuk atmaya başlar. Çaba ve emek göstermektense çekip giderler; söylenenleri anlamaya çalışmaz, empati yapmazlar… Olaylara yüzeysel bakarlar… Altta kalmayı sevmez, terk edileceğini anladığı an ani bir kontra atakla ilişkiye noktayı koyar maçı bitirirler. Terk ederek kazanıp 3 puanı hanesine yazdırırlar. Erkek milletinin hayatı yanılgılar üzerine kuruludur. Kadını zorla feminist yapar, sonra feministlerden nefret ederler. Bunlar uzaktan adam görünen, adamlıktan uzak tiplerdir…

Hazır Hazım, tekila, tuz, limon üçlemesinden sonra derin bir nefes çekti… Alkol kokulu nefesini verip bir derin nefes daha alıp ağzını ekşiterek konuşmasına devam etti…

Ama size de biraz dişe dokunur duygulu bir şeyler söylediler mi fırından yeni çıkmış ekmeğin içindeki yağ gibi eriyor her söylenene inanıyorsunuz. Genç kız konuyu değiştirmek istercesine “Sen onu boş ver de yeni nesil hayatın tadını buldu falan diyordun ya sen bana onu anlat.”

“Bittabi” dedi Hazır Hazım… Bu konuya bir daha dönmeyi hiç düşünmemiş, hatta tam olarak ne söylediğinin bile tam hatırlamıyordu. Boğazını temizledi, tekila damlamış masayı peçete ile sildi; peçeteyi buruşturup kare şekilli küllüğün köşesine tıktı. Kendisinden cevap bekleyen genç kıza eliyle tuvaleti gösterip “Hemen geliyorum” diyerek gitti. Döndüğünde tekila şişesinin masaya geldiğini, genç kızın şişeyi diklediğini görünce bu gece olabilecek aktiviteleri düşünerek iyice keyiflendi. Genç kız kendini iyice koy vermiş dekoltesi daha derinleşmişti.  Hazır Hazım bu gece o göğüslere yakından bakabilecek onlara dokunacak, dişleyecek, öpecek, kokusunu içine çekecekti. 

Hazım boğazını temizleyip şişeden bir fırt çekip “Seks” dedi. Genç kız hayatında ilk defa böyle bir kelime duyarcasına “

Seks mi? Ne seksi?”

“Hayatın tadı” dedi Hazır Hazım hafif çekingen halde. “Gençlik…” dedi…  Gençler yani… Nasıl anlatsam…“Cinsel arzularımızın tetikçisi” 

Hiç olmayan olmuş, kelimeler anlamını yitirmiş uzun süredir ilk defa bu kadar heyecanlanmıştı. Konuya nasıl devam edeceğini nerede noktalayacağını bilmiyordu. Birden alnındaki teri fark ederek masa üzerindeki peçetelikten 3-5 peçete alıp alın terini sildi. Genç kızın dekoltesine dekoltesiyle cevap verircesine gömleğinin üst düğmesini açıp genç kıza baktı. Genç kızın suratında gizem vardı… Önce sağ sonra sol gömlek kolunu özenle katlayarak kol dekoltesini devreye soktu.

Her iki cinsin birbirini arzulaması… Yani cinsel arzunun tetikçisi olan testosterondan bahsediyorum.Testosteron seks ve saldırganlık hormonudur biz erkekler onu testislerimizde ve adrenalin bezlerimizde üretirken, siz kadınlar yumurtalıklarında üretirsiniz.

Yanından geçen garsona çerez kabını vererek yenilemesini istedi.

Dönüşü olmayan bir yola girmişti, keşke bu kadar erken davranmasaydım diye düşündü. Ok yaydan çıkmıştı, geri dönüşü yoktu. Tekilanın da etkisiyle en iyi savunma hücumdur diye düşünerek devam etti.

Yani dedi… Her iki cinste de beynin seks motorlarını harekete geçiren kimyasal yakıt testosterondur. Yeterince yakıt olduğunda testosteron hipotalamusa ulaşıp erotik duyguları tetikler, cinsel fantezileri azdırır ve erojen bölgelerdeki hassasiyeti arttırır.

                Genç kız ilk kez söylenenleri dinliyor gibiydi… “Bir dakika, bir dakika” dedi… Saçını düzeltti, omuzlarını dikleştirdi, sol bacağını sağ bacağının üstüne attı, iyice dağılmış gömleğini çeki düzen verip ne almana geldiği muamma gülümsemesine noktalı virgül koyarak boğazını temizledi… Hazır Hazım’a hafifçe eğilip kısık bir ses tonuyla “sen yoksa benimle sevişmek mi istiyorsun?...”

Genç kız direkt olarak sormuştu. Hayır diyemezdi. Evet derse bir tepki alır mıyım diye düşünken, gözü tekrar genç kızın dekoltesi ile buluşunca beyni ile düşünmeyi bırakıp…

                -Bu ülkede sizinle yatmak istemeyen bir erkek olabilir mi? Testislerimde biriken testosteronlar birbirine vuruyor, dekoltenize baktıkça kan bedenimde iki misli devir daim ediyor, gamzenizin çukuru uçkurumu çözüyor, dolgun dudaklarınızın öpmemek için kendimi zor tutuyorum.

-Hani siz birilerine yardım edince mutlu olan ender insanlardandınız? Dudaklarımı öperek mi bana yardımcı olacaksınız? Lütfen masamı terk ediniz ve bir centilmen gibi hesabı ödeyiniz.

Hazır Hazım dumura uğramıştı. Top direkten dönmüş, şampiyonluk son anda kaçmış, tüm stat kendisini yuhalıyor gibi hissediyordu… Koltukta öylece kalakalmış kendi oluşturduğu boşluğa bakıyordu… Birden Muzo ile girdikleri iddia aklına gelince iddiayı kaybettiğine mi yansın, kıza mı yansın bilemedi.

                -Barın önünde iki ekip arabasından belirdi. Hızla bardan içeri giren polisler genç kızla, Hazır Hazım’ın yanına gelerek “ikiniz de cinayetten tutuklusunuz” diyerek genç kızın sol, Hazır Hazım’ın sağ elini birbirine kelepçelediler. Hazır Hazım bu kızla, bu gece, bu bardan el ele çıkacağız derken bunu kast etmemişti. Tek tesellisi barmen Muzo ile göz göze geldiklerinde kızın elini tutup kelepçeli elini havaya kaldırıp göz kırpması oldu. En azından iddiayı kazanmıştı.

Her ikisi de ayrı ayrı sorgulandılar… Genç kız üvey babasının kendisine tecavüze yeltendiği gerekçesiyle öldürdüğünü itiraf edip Hazır Hazım’ı tanımadığı söylemesine rağmen cinayete azmettirici olabilir şüphesiyle Hazır Hazım’ı sorgulamaya devam ettiler. Hazır Hazım ise sorguda yeminler ediyor, kızın adını bile bilmediğini tamamen testosteron kurbanı olduğunu, tek amacının kızı ayartıp eve atmak olduğunu anlatıyor fakat polisleri ikna edemiyordu… Barmen Muzo’nun mahkemeye gelip olayları olduğu gibi anlatması mahkeme heyetini etkilemiş fakat Hazır Hazım’ın tutuklu yargılanmasına engel olamamıştı.

Sorgu esnasında polis memurlarından biri, “Bu testosteronların seni yaktığını söyleyip duruyorsun… Fakat Emniyet Müdürlüğü’nün “Testosteronla Mücadele” şubesi yok; bu yüzden seni cinayetten yargılıyoruz” diyerek sinir zıplatan esprilerine kendi kendine kahkahalar atıp, “Gel biz ona Testet Neron diyelim” takılmaları Hazır Hazım için tam bir işkenceydi. Buna rağmen… “Diyelim amirim! Siz nasıl isterseniz öyle diyelim! Yeter ki siz beni bırakın… Hemen şimdi bırakın gideyim; arada gene uğrarım” yalvarışları polis memurunun daha fazla kahkaha atmasına neden oluyor başka da bir işe yaramıyordu.

Önce kafasını karıştırmak maksadıyla ÖSS, ÖSYM, KPSS, OGS, KGS, HGS, SSCB, BJK, TJK, TFF, PTT, SBS HSBC’nin açılımları soruldu… Sonra, çapraz sorgu, doğrudan sorgu, derin sorgu, psikolojik sorgu, gibi birçok sorgudan geçirildi. Beş benzemez sorulara, hiç benzemez cevaplar alındı.  Aylar süren tutukluluk sonrası Hazır Hazım’ın olayla hiçbir ilişkisinin olmadığı anlaşılınca özgürlüğüne kavuştu…  

Genç kız çok yıl, çok ay ceza ile yargılandı. Hâkim, önce ağır tahrik olduğu gerekçesiyle çok yıl çok aya % 50 indirim yaparak başladığı duruşmaya… Daha önce hiçbir suç işlememesi, suçunu itiraf etmesi, ifadeleriyle mahkemeye yardımcı olması, duruşma düzenini bozmaması, aynı suçun tekrarlanmayacağına dair oluşan kanaat ve mahkemedeki iyi hali göz önünde bulundurularak her biri için yaptığı okkalı indirimlerle davayı sonlandırdı. Genç kız, güzelliği için de bir indirim alabilseydi alacaklı bile çıkacaktı.

Cezaevinden çıkarken testosteronlarını içerde bırakmanın kendisi için daha iyi olacağını düşünen Hazır Hazım, dışarı çıkar çıkmaz yeri öpüp “ Tuzsuz aşım, testosteronsuz başım” sloganıyla yepyeni bir hayata başladı…

Aralık 2013ABDAL YAZILARNot: Bu yazının alt kısmında bulunan yorum bölümüne yorum yazabilir, Facebook'ta paylaşabilir veya Facebook sayfamızı beğenebilir hatta arkadaşlarınızı davet edebilirsiniz. Ayrıca sitenin sağ alt kısmında "bu siteye katıl" yazısına tıklayarak siteye üye olabilir ve Twiter hesabımızdan takip edebilirsiniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder