25 Ağustos 2015 Salı

‘Tasavvuf müziği' terimini radyo ve televizyonda ilk kullanan sanatçıydı

Geçtiğimiz cumartesi hayata veda eden tasavvuf müziği üstadı Ahmet Hatipoğlu, dün Ankara Ahmet Hamdi Haseki Camii'nde kılınan cenaze namazından sonra defnedildi. Tasavvuf müziğine uzun yıllar önemli katkılarda bulunan Hatipoğlu'nu, onu yakından tanıyan klasik kemençe sanatçısı Derya Türkan yazdı.

Ahmet Hatipoğlu ile 2000 yılında, TRT İstanbul Radyosu'na girdiğim zaman tanıştım. Ankara Radyosu'nda uzun yıllar devam ettiği Türk tasavvuf müziği çalışmalarını televizyona taşımıştı. TRT'de yayınlanan “Ahmet Hatipoğlu ile Tasavvuf Musikisi” adlı programına beni de davet etti. İlk defa orada karşılaştık. Mesleğe yeni adım atmış bir sanatçı olarak hocamızın beni etkileyen en önemli özelliği, bana bir arkadaş, meslektaş olarak yaklaşıp değer vermesiydi. Bu aklımdan hiç çıkmaz. Küçük yaşıma rağmen ilgi gösterdi, yardımcı oldu, destek oldu. Gençlerle arkadaş olur, onları şevklendirir ve geleceğe dair umut verirdi. Aslında herkese karşı tavrı aynıydı. Kibardı, konuşması nezaketliydi, yerinde espriler yapardı. Camiada, sanatçıları derleyip toparlayıcı özelliği ile bilinirdi. Etrafındaki herkes de kendisine saygı gösterirdi.

Ahmet Hatipoğlu yaptığı müziğe saygılı ve son derece ciddi yaklaşırdı. Türk tasavvuf musikisine yıllarca hem besteci, hem icracı hem de derleyici olarak büyük hizmetlerde bulundu. Özellikle Anadolu tasavvuf müziği üzerine yaptığı araştırmalar önemlidir. Unutulup gitmiş pek çok besteyi tekrar kaydederek gün yüzüne çıkarmıştır. Anadolu'daki tasavvuf müziği biraz daha farklıdır. İstanbul tekkelerindeki müzikle Kütahya'daki, Sivas'taki tekkelerin müzikleri farklılıklar gösterir. Herkes kendi yöresine ve kültürüne göre besteler yapmış. Bu çeşitliliği bir kültür hazinesi gibi gören hoca, onları tekrar gündeme getirdi.

Türkiye'de tasavvuf musikisi denince akla gelen birkaç isimden biridir Ahmet Hatipoğlu. Tabii ki çok önemli isimlerin öğrencisi olmuştur. Hopçuzade Şakir Efendi, o isimlerden biridir.

Çok çalışkan bir sanatçıydı. Müzik onun için bir yaşam biçimiydi. Üzerinde uzun uğraşlar verdiği Kutb-i Nâyi Osman Dede'nin (1652-1730) büyük eseri “Miraciye”nin tamamını (2 saate yakın) ilk defa TRT'nin katkısıyla Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı adına Ankara Radyosu Tasavvuf Korosu'yla birlikte banda okuyarak tanıtılmasını sağladı. Son zamanlarına kadar öğrenci yetiştiriyordu. Önemli bir müzisyen olan oğlu Emrah Hatipoğlu da yakın arkadaşımdır. Ne zaman görüşsek, “Hâlâ çalışıyor, hâlâ öğrenciler gelip gidiyor.” derdi.

İMAM VE HATİPLERE DERS VERİYORDU

Ahmet Hatipoğlu'nun bestecilik yönü elbette çok önemlidir. Ses sanatçılığı da vardır. Aynı zamanda tamburidir. Disiplinli olması, bilgiye aç olması, devamlı yeni şeyler araştırması ve geleceğe aktarması bakımından örnek alınacak bir şahsiyettir. Bilgisini asla kendine saklamazdı. Bu, çok önemlidir. Ahmet Hatipoğlu, bilgisini herkesle paylaşmayı zevk edinen biriydi. Diyanet İşleri Başkanlığı'nda çalışan imam ve hatiplere bilgi bazında çok yardımları olmuştur, birçoğuna ders vermiştir.

Her şeyden önemlisi, Türkiye radyolarında 1970'li ve 1980'li yıllarda, yasak olduğu dönemlerde tasavvuf müziği terimini ilk kullanan isimlerden biridir Hatipoğlu hoca. Dini musiki yasakken radyolara bu müziği sokmayı başarmış, “Bu bir kültürdür, devam etmesi gerekir, bunun da en önemli yeri radyo ve televizyonlardır.” diyerek mücadele vermiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder