26 Aralık 2015 Cumartesi

Yayınevini sahiplerine iade edin

Nefret ve intikam operasyonlarında gasp sırası yayınevine geldi.

Bağımsız bir şirket olan ve önceki gün polis tarafından basılan Ufuk Yayınevi'ne İstanbul Anadolu Adliyesi'ndeki 2. Sulh Ceza Hakimi tarafından kayyım atandı. Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri kayyım tebligatını yayınevine getirdi. Tebligatta bilgisayarlardan çıkan bir dua listesinde 944 kişinin isminin bulunduğunu belirten hakimlik, çalışanların ‘hizmet, himmet ve abi' gibi ifadelerini kullanmalarını suç delili saydı. Tebligatta yayınevine kayyım atama gerekçesinin Kaynak Holding'le aynı binada hizmet vermek olduğunu belirten Ufuk Kitap Genel Müdürü Bülent Kaynaroğlu, böyle bir durum olmadığını ifade etti. Kayyım atamasının hukuksuz olduğunu, arama yapılmadan bir gün önce tayin edildiğinin şimdi anlaşıldığını belirten Ufuk Kitap Genel Müdürü Bülent Kaynaroğlu, “Hangi suç delili olarak bir atama yapıldığı belli değil. Kaynak Holding bizim müşterimiz. Biz de onlardan hizmet satın alıyoruz. Kitap satıyoruz. Dolayısıyla böyle ticari bir ilişkimiz var. Bunun dışında bir ilişkimiz yok. Bir üst mahkemeye itiraz edeceğiz.” dedi.

Yayıncılık Anayasa'nın teminatı altında

Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal Zeynioğlu, yayın özgürlüğünün Anayasa ile teminat altına alındığını hatırlatarak kayyım kararının hukuksuz olduğunu belirtti. Zeynioğlu, “Bu el koymaların sonucunda yayınevlerinin içeriklerine müdahale edildiği ve bazı kitapların sansürlenmesi, satışının durdurulması, imha edilmesi yoluyla yayınlama özgürlüğünün engellendiği haberleri de endişe vericidir. Süreli ve süresiz yayıncılığın özgürlüğünün Anayasa teminatında olduğunu ve bu Anayasal hakların korunmasının gerekliliğini tekrar hatırlatırız. Bu operasyonun durdurulmasını ve el konulan yayınevlerinin sahiplerine iade edilerek yayın faaliyetinin sürdürülmesine izin verilmesini talep ediyoruz.” açıklamasında bulundu.

İfade özgürlüğüne açık bir saldırı

Prof. Dr. Sedat Laçiner de kitap basan yerlerin hedef alınmasını ifade özgürlüğüne dönük ihlaller olarak değerlendirerek, “Tuhaf bir durumla karşı karşıyayız. Kitap basan bir yerin nasıl bir suçu olabilir ki? Her şeyi ortada, basıyor, satıyor. Zaten şu an hapishanede 34 gazeteci olduğu söyleniyor. Bunlar Türkiye'nin demokrasi karnesini aşağı doğru çeken uygulamalar. İfade özgürlüğüne açık bir saldırı var.” dedi.

2000 yılında yayın hayatına başlayan Ufuk Yayınları, bu süre zarfında 150'yi aşkın kitabı okuyucusuyla buluşturdu.

Mülkiyet hakkı ortadan kalktı

Ufuk'ta üç kitabı yayımlanan gazeteci yazar Mustafa Akyol da tepkisini şöyle dile getirdi: “Bu kesinlikle hukuksuz bir iş. Türkiye'de mülkiyet hakkı, mülkiyet güvenliği ortadan kalmış oluyor. Toplumda iktidara muhalif olan veya iktidarın diş bilediği hangi kesim varsa onun da şirketine, yayınevine, medya kuruluşuna iki gün sonra kayyım atanarak el konabilir. Bu hem mülkiyet hakkına hem de ifade özgürlüğüne saldırıdır. Biraz Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde gayrimüslim vakıflara el konma sürecini hatırlatıyor bana. Bunların iade edilme talebi bugün hâlâ 90 yıldır konuşuluyor. Türkiye'de mevcut iktidarın bazı uygulamaları giderek Cumhuriyet'in ilk dönemlerini hatırlatmaya başladı. Bu da bu Cumhuriyet'in ilk dönemlerinden 90 yıl boyunca şikayet etmiş muhafazakarlar için aslında hazin bir son.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder