2 Eylül 2014 Salı

Fatih Akın, eleştirmenlerden ‘kesik’ yedi

27 Ağustos'ta başlayan 71. Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan için yarışan Fatih Akın'ın son filmi 'Kesik / The Cut', eleştirmenler tarafından pek beğenilmedi. Ancak 1915 Olayları sırasında ailesini kaybeden Ermeni bir demircinin hikâyesini anlatan film, cesur ve dürüst olarak nitelendirildi.71. Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan için yarışan Fatih Akın'ın son filmi ‘Kesik/The Cut', önceki gün izleyiciyle buluştu. Mardin'de 1915 Olayları sırasında ailesini kaybeden Ermeni demircinin hikâyesini anlatan ‘Kesik', eleştirmenler tarafından pek beğenilmedi. Gala öncesi film ekibiyle birlikte basının karşısına çıkan Fatih Akın, geçtiğimiz gün New York Times'a verdiği söyleşide, filmden dolayı tehditler aldığını söylemişti. Akın, bu yöndeki bir soruya "Sanat için ölmeye değer." sözleriyle cevap verdi.“Sanat için ölmeye değer”Akın'ın son filmi ‘Kesik'; ‘Duvara Karşı' ve ‘Cennetin Kıyısında' ile başlayan ‘Aşk, Ölüm ve Şeytan' üçlemesinin son filmi. 1915'teki Ermeni tehciri sonrası iki kızıyla bağlarını koparan Ermeni bir demirci ustasının, Nazaret'in kızlarını bulmak için çıktığı yolculuğu anlatan filmin gösterimi öncesi yönetmen Fatih Akın, senarist Mardik Martin ve filmin oyuncuları Tahar Rahim, Lara Heller, Simon Abkarian, Hindi Zahra ile Makram Khoury soruları cevapladı. Türkiye'de Agos gazetesine yaptığı açıklamaların ardından aldığı tehditler ile ilgili olarak Akın, "Sanat için ölmeye değer. Filmin yol açacağı tüm bu polemiklere hazır olmak için 7-8 yılımı verdim ve şimdi buna hazırım. Sadece şunu söyleyebilirim: Şimdiden tehditler aldım, ama bu konuya ağırlık vermek istemiyorum." dedi.5 ülkede, 21 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen filmde 1915 olayları ile Amerikan yerlilerinin yaşadıklarını nasıl harmanladığı sorulan Akın, "Ben Türklerin, bir Ermeni kahraman hakkındaki bir filmi sindiremeyeceğini çok iyi biliyorum. Bu nedenle onlarla bir empati kurulması için yerlilerin yaşadıklarını da ekledim." dedi. Cezayir asıllı Fransız oyuncu Tahar Rahim'in canlandırdığı, iki kızını bulmak için Halep'ten Havana'ya, Kuzey Dakota'ya yollara düşen Nazaret karakterini de değerlendiren Akın, "Sadece ülkelerarası fiziki bir yolculuk değil, karakterin ruhunda gezintiyi de sevdim. Tahar Rahim'in canlandırdığı karakter, yavaş yavaş inancını kaybediyor, ama sonra başka tür bir maneviyat keşfediyor. Ben de kendi hayatımda inanç keşfine çıktım ve bu arayış beni Nazaret karakterini yaratmaya itti." dedi.Fatih Akın, eleştirmenlerin de ‘büyük bir sorun' olarak dile getirdiği ve Cannes Film Festivali'ne katılmama nedeni olarak gösterilen, filmini İngilizce çekme tercihiyle ilgili olarak da şöyle konuştu: "İngilizce tercihi pazarlama amacıyla yapılmadı. Oyuncularımı yönettiğimde, bir dil koçunun gidip onların aksanlarını düzeltmesini istemiyorum. Bertolucci ‘Son İmparator'u ve Polanski de ‘Pianist'i İngilizce çekti. Teknik bir problem de var. Doğu Ermenicesi ile Batı çok farklı. Batı'yı kullandığımızda doğru aktörleri bulmakta zorlandık. Ben kesinlikle Tahar Rahim'i istiyordum ve bu nedenle filmi İngilizce çektik."Fatih Akın'la birlikte senaryoyu kaleme alan, ‘Arka Sokaklar' ve ‘Kızgın Boğa' gibi Martin Scorsese filmlerinin ünlü senaristi Mardik Martin ise, "Bir hikâyeyi yazarken gerçekten yola çıkarsınız, ama sonra bu değişir. Fatih tam bir dâhi. Benim fikirlerimle kendininkileri harmanlayarak bu filmi yaptı." dedi. Ermeni aktör Simon Abkarian ise ‘Kesik'in, Ermenilerin beklediği bir film olduğunu dile getirdi.Eleştirmenler ‘İngilizce’yi sorun ettiPeter Bradshaw (The Guardian)"Tartışmalara yol açacak iddialı bir film; fakat sinema kısmı biraz ihmal edilmiş. Akın, hikâyesine karakterlerine merhametle yaklaşıyor ancak film Akın'ın İngilizce olmayan önceki işlerindeki zekâ ve incelikten yoksun. (Yine de) ‘The Cut' güçlü, dikkate değer bir film; Fatih Akın'dan cesur ve dürüst bir jest."Jay Weissberg (Varieyty)"Fatih Akın'ın Ermeni soykırımı hakkındaki draması, senaryo ve mizansen konusunda duraksayan bir film. İlk iki filmde bu kavramları, onların nüanslarını ve karakterler üzerindeki psikolojik duygu yoğunluğunu başarılı bir şekilde vermişti. Ancak ‘The Cut'ta yönetmen, tarihi epik film formatına dalarak kendini kaybetmiş. Klasik Hollywood tarzında ilerlemeye çalışıyor. Akın hayranlarının önemli bir kısmının kafası karışabilir.Boyd van Hoeij (The Hollywood Reporter)Böyle bir hikâyeyi Türk kökenli bir yönetmenin anlatması dikkat çekici. Fakat hikâye, bir halkın yaşadıklarını, genel bir arama ve hayatta kalma öyküsünün arka planında bastırıyor. Akın, açıkça Chaplin'in yumuşak ve melodramik dokunuşları ile birlikte David Lean ve Elia Kazan tarzı epik bir hikâye anlatmayı amaçlıyor. Ancak İngilizce tercihi önemli bir problem. Filmdeki Osmanlılar, Araplar ve Kübalılar hepsi kendi dillerini konuşurken bütün Ermeni karakterlerin İngilizce konuşması sorun teşkil ediyor.Jessica Kiang (Indiewire)‘The Cut', Cannes'da yarışacaktı ancak son anda Fatih Akın "kişisel sebeplerle" filmi çektiğini söyledi. Sonrasında bazı söylentiler çıktı; politik sebeplerle ya da kışkırtıcı olduğu için vs. diye. Birçok ihtimal var ama bence biri mantıklı: Çok iyi bir film olmadığı için! Akın'ın önceki filmleri enerjik, sert ve şaşırtıcıydı. Ama bu öyle değil, iyi bir film değil; hatta felakete yakın bir film. Diyaloglar korkunç kötü, yapmacık ve kuru.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder