18 Eylül 2014 Perşembe

Üsküdarlı Hoca Ali Rıza, İzmir’de

Yaklaşık 5 bin İstanbul peyzajı yapan ve daha çok Üsküdar ressamı olarak bilinen Türk resminin öncü isimlerinden Hoca Ali Rıza’nın 144 eseri, İzmir Arkas Sanat Galerisi’nde önceki gün sergilenmeye başladı. 14’ü Arkas Holding’e, 33’ü Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’a, 50’si sanatçının ailesine ait çok sayıda eserin yer aldığı sergi üç ay açık kalacak.Türk resminin öncü isimlerinden Hoca Ali Rıza diyor ki, “İnsan ruhunu yücelten üç unsur vardır. Resim, müzik ve şiir.” 1858-1930 yılları arasında yaşayan Hoca Ali Rıza, 5-6 yaşından itibaren kendini resme adamış ve vefat edene kadar büyük bir tutkuyla doğayı resmetmiş. Bugün ondan geriye başta desenleri olmak üzere 5 bin eser kalmış. 1800’lü yılların sonu, 1900’lerin başındaki İstanbul’a dair pek çok manzarayı, dönemin şehir hayatına dair ayrıntıları onun eserlerinde görmek mümkün. Özellikle Üsküdar resimlerini seyredip bugünle karşılaştırınca hayrete düşüyorsunuz. Doğduğu Ahmediye Mahallesi ve emeklilik dönemini yaşadığı Ayazma, Acıbadem, Şemsi Paşa, Bulgurlu, İhsaniye, Burhaniye, Ümraniye peyzajları günümüzün herhangi bir Anadolu kasabasından çekilmiş birer kare gibi. Kendi mahallesi dışında Kızıltoprak, Kanlıca, Beykoz peyzajları, Çubuklu sırtlarından Boğaz görünümleri de onun kalemi ve fırçası sayesinde bugünlere ulaşmış. Ali Rıza Bey, resme öylesine tutkuyla bağlanmış ki, öğrencilerinden Şeref Akdik ardından, “Resmi bir ibadet gibi yapardı.” cümlesini kuruyor.Sanatından para kazanmayı aklının ucundan bile geçirmemiş fakat oldukça bonkör bir ressam Hoca Ali Rıza. Bu yüzden iki yakası bir araya gelmiyor. 47 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olunca kıt kanaat geçinebiliyor. O zamanın yüksekokullar müdürü olan komşusu Fuat Şemsi Bey, “Hocam bunca eseriniz var, satın ve biraz rahat edin bu yaşta. Daha iyi malzeme alın, daha çok resim yapın.” diyor bir gün. Hoca ne cevap verse beğenirsiniz: “Utanırım, ben kimseye bir şey söyleyemem ama sen bana bu işi öğret.” Fuat Şemsi Bey, Hoca Ali Rıza’ya satış yaparken söyleyeceği cümleleri, ezberlemesi için bir kağıda döküyor. O küçük paragrafta şöyle yazıyor: “Bu tablo bir emek mahsulüdür, mademki yoruluyorum, mademki malzeme sarf ediyorum bu resmi şu fiyata satıyorum.” Böylece yavaş yavaş resim satmaya başlamış sanatçı. Yine öğrencilerinden, Sami Yetik onunla ilgili “Yapacağı resim, elindeki kağıtta mevcutmuş gibi, bizim görmeyen gözlerimizin önünden bir perdeyi kurşun kaleminin ucuyla kaldırırdı ve aslında, altında var olan bir resmi ortaya çıkarırdı.” diyor. Öylesine maharetli, öylesine yetkin ve öylesine etkileyici tabloları.28 yıl Harbiye Mektebi’nde olmak üzere hayatı boyunca resim öğreten Hoca Ali Rıza, kendisinden sonra gelen Sami Yetik, Üsküdarlı Cevdet, Mehmet Ali Laga, Ahmet Ziya gibi asker ressamlar kuşağının yetişmesinde önemi rol üstleniyor. İzmir’deki sergide, sanatçının yağlıboya, guaj ve suluboya çalışmalarından nadide eserler yer alıyor. Arkas Holding ve Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık işbirliği ile açılan Hoca Ali Rıza (1858-1930) sergisi 16 Aralık’a kadar görülebilir.‘Hürmeti hak ediyor’Lucian Arkas (Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı): “Bu sergiyle Hoca Ali Rıza’ya hürmet etmek istiyorum ben. Bunca eser vermiş, pek çok değerli sanatçı yetiştirmiş bir hoca hürmetimizi hak ediyor. Onun gibi sanatçılar sayesinde Türk resmi bir yerlere gelebildi, sonrası devam etti. Öncüdür, ekoldür, okuldur...”Tülay Güngen (Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Genel Müdürü): “Hoca Ali Rıza için hakikaten çok çalıştık. İlk defa 1988’de Kazım Taşkent Sanat Galerisi’nde bir sergisini açtık. 89’da o sergiyi Bursa’ya, 1990’da İzmir’e götürdük. Hakkında iki kitap hazırladık. Yapı Kredi’nin koleksiyonunda 260 kadar deseni var, bir de bu sergide görülebilecek “İftar Sofrası” adlı natürmort bulunuyor. Bu tablo çok önemli çünkü Hoca Ali Rıza, daha çok peyzaj yapmış, natürmortları çok az.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder