1 Şubat 2014 Cumartesi

Sanat konseyi tasarısında hararetli tartışma

Türkiye Sanat Kurumu (TÜSAK) yasa tasarısı ilk defa açıkça konuşuldu. Bakanlık yetkilisi, beklenmeyen bir açıklama yaptı: “Tasarıda mevcut kurumlarımızın kapatılmasına yönelik hiçbir husus bulunmamaktadır; mevcut kurumlarımız yeniden yapılandırılacaktır.” Sanatçı örgütleri ise tasarıyı şeffaf ve tatminkâr bulmadı.Geçtiğimiz mayıs ayından beri hayalet gibi dolaşan Türkiye Sanat Kurumu (TÜSAK) yasa tasarısı önceki gün ilk defa taraflar ve paydaşlarca açıkça konuşuldu. Sanat kurumu ve sanatçı örgütlerine bugüne kadar ısrarla böyle bir yasa tasarısının olmadığı tebliğ edilmiş olsa da tasarı; geçtiğimiz haziran ayından beri web ortamında dolaşımdaydı. Sanat kurumlarının yetkilerini 11 kişilik bir kurula devreden ve mevcut düzeni tamamen ortadan kaldıracağı düşünülen ‘Türkiye Sanat Kurumu ile Sanatın Desteklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’; projelerle ilerleyen yeni bir sisteme geçilmesini öngörüyordu. Bu 11 kişinin Bakanlar Kurulu tarafından atanması başta olmak üzere pek çok sorunu bünyesinde bulunduran tasarı, önceki gün İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Sanat Yönetiminde Yeni Arayışlar/Sanat Konseyi Modeli’ başlıklı sempozyumda tartışıldı. Bilgi Üniversitesi Kültür Politikaları ve Yönetimi Araştırma Merkezi ile British Council işbirliğiyle düzenlenen konferansa; Kültür Sanat Sendikası ve Devlet Tiyatroları Sanatçıları Derneği gibi sivil toplum kuruluşları konuşmacı değil ama izleyici olarak katılıp tepkilerini gösterdiler. Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nihat Gül’ün de katıldığı konferansın ilk bölümünde İngiltere Sanat Konseyi Modeli konuşuldu. İngiltere Sanat Konseyi Tiyatro Programı eski Direktörü Emma Stenning devlet desteğinin sınırlarını; sanatçıları desteklemek, kültür mirasını korumak ve herkesin sanata ulaşımını sağlamak olarak çizerken International Journal of Cultural Policy Yayın Kurulu Üyesi Christopher Gordon İngiltere Sanat Konseyi hakkında şunları söyledi: “Her türlü içerik kararı bağımsız şekilde veriliyor. İçeriğe hiçbir şekilde siyasetçiler karışmıyor. Konseyin 15 üyesi var, buna başkan da dâhil. Bunları hükümet atıyor. Zaman zaman müdahaleler de gördük, özellikle muhafazakâr hükümetler döneminde. Şu kadar parayı şu şirkete vermezseniz bağışı kısarız şeklinde ama konsey başkanı buna şiddetle karşı çıktı ve onları, baskıyı kamuoyuna bildirmekle tehdit etti. Sansür zaten Birleşik Krallık’ta 1961’den beri tamamen yasak.” Tasarıya dair endişelerSempozyumun bu birinci bölümü Nihat Gül’ün “Taslağı hazırlarken herhangi bir ülkenin modelini örnek almadık. İngiltere Sanat Konseyi de buna dâhil.” açıklamasıyla geçersiz kılınırken ikinci bölüm Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhan Ada’nın hesap verebilirlik ve şeffaflık üzerinde durduğu konuşmasıyla başladı. Ardından gazeteci Cem Erciyes’in bağımsız bir sanat fonuna ihtiyaç olduğunu ama mevcut tasarının güven vermemesi sebebiyle bunu başarmaya aday olamayacağını vurguladığı konuşmasıyla sürdü. Sanat kurumlarının tasfiyesinin yanlışlığına da değinen Erciyes’i yazar Serhan Bali izledi. Tasarının şu haliyle nitelikli sanat üretimini bir depremle karşı karşıya bırakacağını söyleyen Bali, sanatçılara tatminkar bir bilgi verilmemesini de kınadı. İkinci oturumun ardından sanatçı örgütleri temsilcileri görüşlerini dile getirdi. Temsilciler; tasarıda sanat ve sanatçı kelimesinden çok bakanlar kurulu ve başbakan kelimelerinin geçtiğine dikkat çekerken bakanlığın konuyu köşe bucak kaçırışına tepki gösterdi. Sempozyuma konuşmacı olarak hiçbir sanatçının ve sanatçı örgütünün çağrılmaması kınanırken bu toplantının taslağı meşru zemine oturtmak için yeterli olmadığı vurgulandı. 657’li sanatçılar, işlerini kaybetme korkusu yaşamadıklarını çünkü kazanılmış haklarının ellerinden alınamayacağını; korkularının sebebinin gelecek kuşakların nitelikli sanattan mahrum kalmasından kaynaklandığını söyledi. Sempozyumun son konuşmasını, eldeki tasarının sadece bir taslak çalışma olduğunun altını tekrar tekrar çizen Nihat Gül yaptı. “Yasa tasarısı bir hukuk metnidir. İsteklerinizin hukuken karşılığı budur. Mevcut tasarı aslında tüm endişelere cevap verir nitelikte.” açıklamasıyla konuşmasına başlayan Gül üzerine basa basa şöyle devam etti: “Tasarıda mevcut kurumlarımızın kapatılmasına yönelik hiçbir husus bulunmamaktadır, mevcut kurumlarımız kapatılmayacak, hep konuştuğumuz gibi yeniden yapılandırılacaktır. Sanatçıların il müdürlüğüne bağlanıp memur olması da söz konusu değildir.” Şubatın üçüncü haftasında tüm sanat dünyasının; yani kurum, dernek, vakıf, meslek birliği ve sendika temsilcilerinin katılacağı bir çalıştay yapılacağını ve taslağın yeniden gözden geçirileceğini duyuran Gül, “Yanlışlar varsa düzeltilecek…” diyerek TÜSAK’ın çalışmalarında bağımsız olacağını ve hiçbir makam, merci veya kişiden emir almayacağını vurguladı. Uygulama nasıl olacak hep birlikte göreceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder