18 Nisan 2014 Cuma

Cübbeni çıkar da gel!

33. İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Yarışma bölümünde yer alan ‘İtirazım Var’, bugün gösterime giriyor. Onur Ünlü imzalı filmde, dedektifliğe soyunan sıra dışı bir cami imamının öyküsü anlatılıyor. Polisiyenin klasik kalıplarına sadık kalan film, polisiye yönüyle yabancı, söylemleri itibarıyla yerli bir yol izliyor. Sinema anlamında ise tatmin edici olmaktan uzak.Onur Ünlü, polisiyenin kalıplarına sadık kaldığı ‘İtirazım Var’ filmini bir cami imamının etrafında şekillendirmekle kalmıyor. Filmin açılış sahnesinde cami içi görüntülere bindirilmiş Şah Hatayi deyişi ile de başka bir tartışma zemini aradığını gösteriyor. Bağlama çalan bir ‘Diyanet imamı’nın (Serkan Keskin) sesinden dinlediğimiz bu Alevi deyişi, imamın satranç merakıyla kesintiye uğruyor. Derken, namaz sırasında cemaatten biri cinayete kurban gidiyor. Fakat bir süre sonra anlaşılıyor ki, maktul bir tefeci, yani ‘faiz lobisi’nden! Hikâye şöyle:Gençliğinde boks eğitimi almış, askerliğini komando olarak yapmış, yüksek lisansını antropolojiden bitirmiş, satranç tutkunu ve bağlama çalan imam Selman Bulut’un görev yaptığı camide bir cinayet işlenir. Selman Bulut, polisin pek de ilgilenmediği cinayeti çözmek için kolları sıvar. Başta, caminin müezzini Efrahim olmak üzere herkes şüphelidir; imam da polisin şüphelisi... Selman Bulut, cinayeti çözmek için yeteneklerini kullanarak dedektifliğe soyunur.‘İtirazım Var’, Onur Ünlü’nün 10 film olarak planladığı Milli Cinayet Koleksiyonu serisinin üçüncü filmi (diğerleri ‘Polis’ ile ‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi’). Polisiyenin klasik kalıplarına sadık kalan yönetmen, doğrudan Sherlock Holmes’u referans vererek yolunu çiziyor. Hatta, BBC dizisi ‘Sherlock’un müziklerinden tınılar kullanarak bu algıyı pekiştiriyor. Ancak Selman Bulut karma bir karakter; sinema ve televizyondan aşina olduğumuz tüm dedektiflerden bir parça var. En önemli özelliği ise yerli olması.DİYANETİN Mİ ELİAÇIK’IN MI İMAMI?Filmde olayların hızlıca ve biraz da yalap şap olup bitmesi, artık alıştığımız Onur Ünlü tarzından kaynaklanıyor. Yönetmenin bir türlü bırakamadığı ‘klip hastalığı’ ise bir başka handikap; ama arabesk damarımızı da beslemiyor değil! Sinema anlamında pek tatmin etmeyen filmin esas kıymeti ise ülkemizdeki dindarlık hallerine dair söylediklerinde yatıyor. Ne var ki bunu yaparken, alabildiğine geniş bir alanı olan dinin yorumu içinde İhsan Eliaçık’ın sosyalist/antikapitalist Müslümanlık anlayışını referans alarak elini zayıflatıyor. Haliyle, meyhanede ‘Bismillah’ deyip -kerhen- içki içen imam Selman Bulut, birkaç sahne sonra fıkıh hakkında ahkâm kesince bir karikatür malzemesi oluveriyor! Son birkaç ayda medya ve siyasete yansıyan halleriyle erozyona uğrayan Müslümanlık anlayışının karşısına İhsan Eliaçık’ın sosyalist İslam’ını koymak ve meselenin bu şekilde düzeleceğini ümit etmek Onur Ünlü için bir çözüm olabilir. Ancak bu taraftan bakınca ‘al birini vur öbürüne’den başka bir şey görünmüyor.İtirazım Var, açılış sahnesinden başlayarak, şimdiye kadar hep ‘minder dışından’ sinemaya aksetmiş memleket meselelerini mindere çekiyor. Bunu yaparken olabildiğince iyi niyetli, saygılı ve ölçülü; ama asla çekingen değil. Sözünü hiç sakınmıyor; lafı ağzında geveleyip eğip bükmeye çalışmıyor. Diyanet-dindarlık meselesine dair yaptığı ve seyirciyi güldüren incelikli göndermeler, esasen insanın içini acıtan, ‘kan kusturan’ dertlerimiz. Doğrusu, sıra dışı imam Selman Bulut özelinde perdeye yansıyan bu dertlerin, asıl muhataplar yani memleketteki Müslümanlar nezdinde ne denli geçer akçe olduğu belirsiz. Yolsuzluğun, yalanın, iftiranın, konformizmin, toplumun bir kesimini şeytanlaştırıp hedef göstermenin, kendinden başkasını yok saymanın sıradanlaştığı bir ‘muhafazakârlaşma’ ortamında Selman Bulut’un etkisinin sarsıcı olması beklenirdi. Ne var ki, bir hayli naif kalıyor. Zira filmdeki iğnelemelere konu olan hallerin ve uygulamaların katbekat fazlası her gün tüm gerçekliğiyle canımızı acıtmaya devam ediyor.‘İtirazım Var’, bu tür dertleri gündeminde çok gerilere ötelemiş ‘muhafazakâr’ kitleden ziyade, muhafazakâr olmayan kitlenin daha çok hoşuna gidecek nitelikte. Zira o taraftan bakıldığında, “Şu dindarlar, biraz sosyalist olsa her şey daha güzel olur!” fikrini destekleyen bir film. İmam Selman Bulut, hemen her fikri ve haliyle İslam’ın sosyalizmle örtüştüğünü savunan İhsan Eliaçık’ın sinemada tecessüm etmiş hali. Nitekim filmin bir sahnesinde Bulut’un verdiği vaaz, İhsan Eliaçık tarafından yazılmış.Son söz olarak; Müslümanlar, Müslüman gibi yaşasa ve dinin ana meselelerini ve Hakk’ın hatırını siyasetten ya da devletten daha evla bilseler, hayatlarını o şekilde kursalar herhalde Selman Bulut’un önümüze koydukları bu kadar içimizi acıtmazdı. Ama acıtıyor işte…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder