3 Ekim 2014 Cuma

Sinema, bir şenliktir

Cem Yılmaz’ın yeni filmi ‘Pek Yakında’, ailesini yeniden bir araya getirebilmek için film çeken bir adamın öyküsünü anlatıyor. Türk sinemasının 100. yılına yaraşır naiflikteki film, aynı zamanda Yeşilçam’a saygı ve sevgilerini sunuyor. Kimyası yüksek oyunculuklar da filmin hediyesi...Bir Cem Yılmaz filminin en belirgin alamet-i farikası komedisi, gişe potansiyeli veya vaat ettiği eğlenceden ziyade, işçilik kalitesidir. Cem Yılmaz, Türk sinemasında Nuri Bilge Ceylan yahut Zeki Demirkubuz filmlerinde görülebilecek titiz bir işçilikle çekiyor filmlerini. Komedyen yönü ağır bastığından olsa gerek, Yılmaz’ın bu yönü hep göz ardı edilir; ama kendi ifadesiyle söylersek onu ‘filmci’ yapan en önemli yanı da bu titizliğidir. Aksi halde, mukayese edildiği diğer komedyenlerin kolaycılığına kapılıp sinemaya salt ‘para makinesi’ gibi yaklaşabilirdi. Nitekim G.O.R.A. ve A.R.O.G.’u bu türden kabul edebiliriz, fakat onlarda bile belli bir kalitenin altına düşmedi. Cem Yılmaz’ın bu titizliği sinema sevgisinden, sinemaya olan tutkusundan ileri geliyor. Bu açıdan bakınca ‘Pek Yakında’, ünlü komedyenin sinemaya tutkudan öte, saygıyla bağlı olduğunu açıkça gösteriyor. Film içinde film çekilen filmlerden biri Pek Yakında. Daha ‘kitabi’ söylenişiyle sinemaya içeriden bir bakış. Dünya sinemasında birçok örneği bulunan bu tür filmlerin bizdeki en yetkin ve ‘hazin’ örneği hiç şüphesiz ‘Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni’dir. Cem Yılmaz da doğru bir tercih ile bu Yavuz Turgul klasiğinin izinde ilerliyor. ‘Pek Yakında’, ailesini yeniden bir araya getirebilmek için sinemaya sarılan bir adamın öyküsünü anlatıyor. Vaktiyle önemli filmlerde figüranlık yapmış Zafer, günümüzde korsan DVD satarak hayatını sürdürmektedir. Kanunsuz işlerinden dolayı karısı ondan boşanmak isteyince “korsana hayır” diyerek tövbe eder. Ancak Zafer, hatırlı patronunun “son bir iş yap, öyle bırak” teklifine hayır diyemez. Sonra işler sarpa sarar ve olaylar Zafer’i bir sinema filminin yapımcısı haline getirir. Ailesini geri kazanmak isteyen Zafer, eski filmci tanıdıklarından oluşan bir ekiple 1970’lerden beri çekilememiş fantastik proje ‘Şahikalar: Kötülüğün Sonu’nu çekmeye başlar. AH BU FİLMLERİN GÖZÜ KÖR OLSUN Türk sinemasının 100. yılına yaraşır naiflikteki ‘Pek Yakında’, aynı zamanda Yeşilçam’a saygı ve sevgilerini sunuyor. Üstelik sadece göndermeler, dokundurmalar ve espriler ile sınırlı değil; filmin hikâyesi, karakterleri ve bütüne yayılan naifliği de bu saygı duruşuna katkı yapıyor. Film, adından başlayarak, jenerikte ‘yönetmen’ yerine ‘rejisör’ü tercih etmesine kadar bir an olsun saygıda kusur etmiyor. Yavuz Turgul sineması başta olmak üzere Ertem Eğilmez sineması, Sadri Alışık, günümüz sanat sineması ve fantastik/avantür sinemamız bu sevgi dolu saygı geçidinde bol bol selamlanıyor. Yeşilçam’ın yanı sıra özellikle senaryodaki düğümler atılırken (‘son bir iş’ teması gibi) Hollywood da devreye giriyor. Bazı diyaloglarda ise doğrudan Hollywood filmlerine selam gönderiliyor (polis arabasındaki diyaloglar gibi). Cem Yılmaz’ın sivri dili ve keskin zekâsı sadece naif bir Yeşilçam güzellemesiyle yetinmiyor elbette. Kimi zaman sektöre (oyuncular, yönetmenler, televizyoncular, yapımcılar, sanat sineması, festival filmleri) eleştirel bir bakışla yaklaşıp bir nevi eleştirmenliğe de soyunuyor. ‘Pek Yakında’ ile birlikte Cem Yılmaz sinemasını ikiye ayırmanın vakti geldi de geçiyor. İkisi de aynı sinemacıya ait tabii ki fakat bir tarafta komedyen Cem Yılmaz’ın ağırlığı ve seyircinin ondan beklentileri ön plana çıkarken; diğer tarafta Cem Yılmaz’ın sinemacı, onun ifadesiyle ‘filmci’ yönü ağır basıyor. G.O.R.A., A.R.O.G. ve Yahşi Batı komedyen tarafında yer alırken; Her Şey Çok Güzel Olacak’ı da dahil edebileceğimiz sinemacı tarafta Hokkabaz ile Pek Yakında’yı sayabiliriz. Bu yönüyle kendi açımdan, belki ileride daha da kıymetlenecek Hokkabaz, açık ara Cem Yılmaz’ın en iyi filmi. Sonuç itibarıyla ‘Pek Yakında’, hikâyesinin sınırlarına göre süresini biraz uzun tutsa da sıkı esprileri, zekice göndermeleri, eğlenceli karakterleri, Yeşilçam’a saygısı ve sevgisiyle seyir zevki veren bir film. Kimyası yüksek oyunculuklar da filmin hediyesi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder