29 Ocak 2015 Perşembe

İngiliz istihbaratının fişlediği yazarlar

İngilizlerin, Osmanlı'nın son dönemindeki devlet adamı ve askeri simalar ile Türkiye Cumhuriyeti'nin bir döneminde aralarında devlet adamı, siyasetçi, asker ve edebiyatçıların bulunduğu çok sayıda önemli isim hakkında topladığı bilgiler kitap olarak yayımlandı.İngiliz istihbaratının özellikle 1930'lu yıllarda ve 1947-1950 yıllarına ait fişlemeleri, yıllar sonra Prof. Dr. Bülent Özdemir ile Prof. Dr. Cihat Göktepe'nin ortaklaşa hazırladığı "Fişlenen Cumhuriyet" (Yitik Hazine Yayınları) adlı kitapta gün yüzüne çıkıyor. Kitaptaki fişleme bilgilerinde, söz konusu isimlerin kısa özgeçmişi, başarıları, başarısızlıkları, İngiltere hakkındaki düşünceleri, zaafları ve fişleyenlerin şahsi yorumları yer alıyor. Kitapta, İngiliz istihbarat belgelerinde yer alan Sultan Vahdeddin, Damat Ferit Paşa, Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir, İsmet İnönü, Celal Bayar ve Adnan Menderes gibi devlet adamlarının yanı sıra aralarında Falih Rıfkı Atay, Hüseyin Cahit Yalçın, Halide Edip Adıvar, Memduh Şevket Esendal, Nazım Hikmet, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Nadir Nadi, Sedat Simavi, Kazım Taşkent, Hasan Ali Yücel gibi edebiyatçı ve gazetecilerin de olduğu 173 kişinin bilgileri bulunuyor. Belgelerde Sultan Vahdettin için "Nadiren hırs gösterir. Anlaşılan o ki istediği yalnızca ülkesine hizmet etmek, hanedanını korumak ve ülkedeki farklı öğelerin tümünün adalet ve huzur içinde olduğunu görmekti." notu yazılı. Atatürk hakkında, "Etkileyici, akıcı bir hitabeti ve biraz da kişisel cazibesi var. Hayatına ait kayıtlar, liderlikten öte sert bir yönetici olduğunu, süper beyinleri kıskandığını ve muhalefete katlanamadığını gösterir." denirken, İnönü için "Kibar ve kızgınlığını hiç göstermez. Ama yenilgiden hoşnut olmaz." notu düşülmüş. Kitapta devlet ve siyaset adamları kadar İngiliz istihbarat görevlilerinin Türk edebiyatının önemli simaları hakkındaki ilginç notları dikkat çekiyor. Edebiyatçıların şahsi hayatları, özellikle eşleri hakkındaki merak ve mahrem bilgiler ise şaşırtıcı. İşte o fişlemelerdeki edebiyatçılardan bazıları ve haklarında yazılanlar: Nazım Hikmet: Troçkist eğilimleri var Türk Marksistlerin önde gelenlerinden. Bağımsız (Troçkist) eğilimleri olduğu söylenir. Elli yaşlarında. Gelenekçi ekolü temsil eden Yahya Kemal'den sonra en seçkin çağdaş Türk şairidir. General Fuat Cebesoy'un anne tarafından yeğenidir, dolayısıyla Alman ve Polonya kanına sahiptir. Türkiye'de hayranlık uyandıran ve komünist olmayan birçok kişinin de gizlice ellerinde dolaşan çok sayıda şiir ve bir iki roman yazmıştır. Falih Rıfkı Atay: Gayretli bir "Batılı" Falih Rıfkı Bey, aynı zamanda cumhurbaşkanının ahbaplarından en genç ve en asi olanı. Samimi, oldukça iyi Fransızca bilgisine sahip ve gayretli bir "Batılı". Kocaman, enerjik, güçlü ve aşırı içici. Maatteessüf aşırılıkları yapar ve yalanlarını her zaman söyler. Mükemmel bir briç oyuncusu. Otel vurgunculuğu ve diğer vurgunculuklarla azımsanmayacak bir servet toplayan Atay, aradaki iki yılını İstanbul'da anılarını yazarak geçirdi. Tüm Türk gazetecileri içinde muhtemelen bizim en sürekli ve vefalı destekçimiz olmuştur. Hüseyin Cahit Yalçın: Düşmanları tarafından korkulan biri Cahit Bey, fevkalade dokunaklı bir hiciv ustası ve düşmanları tarafından korkulan birisi. Birkaç şiir yazdı ve birçok bilimsel kitap kaleme aldı. Eski gücü kuşkusuz Cavit Bey'le birlikteliğinden kaynaklanmaktaydı ve hükümetin ona şartlar getirdiği görülüyor. Ercüment Ekrem Talu: Akıllı biri ama asla güvenilmez Ercüment Ekrem Bey, kısa boylu, uyumsuz, şişman bir adam. Gerçekten akıllı biri ama asla güvenilmez. Halide Edip Adıvar: Amerikalılara yakın duygular besler Her şeyden önce bir sanatçı. Yurtdışında daha çok bir romancı olarak iyi tanınır. Romanlarının bazıları İngilizceye çevrilmiştir. Ateşten Gömlek ve Sinekli Bakkal romanları, Türk inkılabının İncilleri gibidir. Türkiye'nin entelektüel dünyasında halen çok önemli bir kişiliktir. İşlek bir aklı vardır ama genellikle duyguları aklını çeler. İngilizlere ve onlardan daha da çok Amerikalılara yakın duygular besler. Üniversitede British Council'in bir üyesi ve destekçisidir. Pek çok British Council üyesi ve çalışanı mutat bir şekilde onun evinde toplanır. Ziyad Ebüzziya: Zeki biridir Savaşın büyük bir bölümünde açıkça Alman yanlısı bir çizgi izleyen Tasvir gazetesinin sahibiydi... Savurgan ve alkoliktir. Ekim 1949'da yayınına son vermeden önce meslektaşı Cihat Baban'a geçen Tasvir gazetesi üzerinde etkilidir. Bay Ebüzziya zeki biridir. Memduh Şevket Esendal: Sessiz ve arkadaş canlısıdır ama... Mehduh Şevket, eskiden beri koyu bir Asyalı olmasıyla ünlenmiştir, pratikte ise Batı Avrupa'nın cahilidir. Buna rağmen Tahran'da akıcı Fransızca konuşmayı öğrendi ve majestelerinin elçiliğine karşı arkadaşça tavırlar içindeydi... Sessiz ve arkadaş canlısıdır ancak muhtemelen eleştiriler artan biçimde yankılandığı zaman disiplinini sürdürmeyi gerektirecek kişilik gücüne sahip değildir. Ruşen Eşref Ünaydın: Biraz tembeldir Ruşen Eşref Bey çekici bir kişiliktir. Kültürlüdür ve dikkate şayan derecede iyi konuşur. Çok okuma yapmıştır ve oldukça bilgilidir. Ama yapısı itibarıyla belki biraz tembeldir. Son zamanlarda klasik Batı yazarlarını çevirmekle meşguldür. Bazen iki yüzlü olduğu suçlamalarına karşın harika bir arkadaştır. Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Duyarlı bir yapısı vardır Profesyonel bir gazeteci ve bir dizi romanın yazarı. 1927-34 arası vekil. Bay Karaosmanoğlu ufak ve pek gösterişli olmayan bir görüşüne sahiptir. Duyarlı bir yapısı vardır. Eşi hoştur ve İngilizce bilir. Sedat Simavi: Saldırgan bir milliyetçidir Şu an Türk gazeteleri içerisinde en yüksek tirajı olan Hürriyet'in sahibi ve editörüdür. Bize karşı tam anlamıyla yardımsever ve iyi niyetlidir. Ancak kendisine kralla bir röportaj sağlamakta başarısız olduğundan dolayı majestelerinin büyükelçisini henüz tam olarak affetmemiş. Değişken ve çok meraklı bir kişiliktir. Fransızlardan hoşlanmaz ve gazetesinden sert ve ses getirici politikaları savunur. Saldırgan bir milliyetçidir. Hasan Ali Yücel: Gülünç ve tuhaf Bektaşi fıkralarına bayılır Eğitim bakanı olarak başarılı oldu ve cumhurbaşkanının desteğini aldı... En büyük oğlu Cambridge Üniversitesi'ndeydi, sonra Londra Üniversitesi'ne geçti. 1950 genel seçimlerinde koltuğunu yitirdi... Gülünç ve tuhaf Bektaşi fıkralarına bayılır. Emekliliğini Türkçe bir İngiltere tarihi yazmakla geçiriyor. Sultan Vahdeddin Savaştan önce Avrupa çevrelerinde pek de bilinmiyordu. Türkiye'de ise İttihat ve Terakki Partisi'nin muhalifi olarak tanındı, ama siyaset sahnesinde etkin bir rol oynamadı. Büyük ölçüde bilgi peşinde koşan bir adamdır, cana yakın bir yapısı ve yapmacıksız tavırları var. Nadiren hırs gösterir. Anlaşılan o ki istediği yalnızca ülkesine hizmet etmek, hanedanını korumak ve ülkedeki farklı öğelerin tümünün adalet ve huzur içinde olduğunu görmekti. Tahta çıktığından beri sultan ve halife olarak kişisel nüfuzu ve otoritesi içeride büyük saygı uyandırıyordu ve o bunları nasıl kullanması gerektiğine dair belirli fikirler edinmişti. Ama zayıflığı, korkaklığı ve ihtiyatı onu daha büyük bir adamın yapabileceğinden farklı olarak tahtını baskın bir güç merkezi yapmaktan alıkoydu. İşte onun azametini engelleyen yegâne unsur budur. Mustafa Kemal Mustafa Kemal Paşa 1,75 boyunda, solgun bir cilde sahip. Sabit bir yüz ifadesi ile birlikte gri gözleri var. Güçlü, düzenli özelliklere sahip... Şu sıralar şişmanlığa meyilli. Etkileyici, akıcı bir hitabeti ve biraz da kişisel cazibesi var. Hayatına ait kayıtlar, liderlikten öte sert bir yönetici olduğunu, süper beyinleri kıskandığını ve muhalefete katlanamadığını gösterir. İlk zamanlardan beri içki ile arası iyidir ancak güçlü bir irade ve yapıya sahiptir. Konuşmaları –öyle görünüyor ki kendi tarafından hazırlanmaktadır- insanları ve olayları yönlendirmede büyük ölçüde etkili olmaktadır. Çarpıcı ve otoriterdir, ama onu vatansever veya dürüst olmamakla suçlamak doğru olmaz. Hasan Fehmi Ataç: 1902'den 1910'a kadar Türk yönetim kadrosunda çeşitli görevler aldı... Kasım 1924'ten Mart 19925'e kadar Tarım Bakanı... 1946'da yeniden Gümüşhane milletvekili seçildi. Hasan Fehmi'nin güçlü bir adam olduğu söylenemez. bakanlık makamlarındaki işlerinde Mustafa Kemal'in kuklası olmaktan öteye pek gitmedi. İsmet İnönü İsmet Paşa'nın, ordudaki dönemlerinde olağanüstü yetenekli bir subay, yorulmak bilmez bir işçi ve 1922'de Yunanlılara karşı kazanılan ulusal zaferde büyük oranda pay sahibi olduğu kabul edilir. Lozan'da kendisinin inatçı ama yetenekli bir delege olduğunu gösterdi. Kibar ve kızgınlığını hiç göstermez. Ama yenilgiden hoşnut olmaz. Mustafa Kemal'in güvenini kazanan ilk ünlü milliyetçi liderlerden sadece birisidir ve öyle kaldı. Son altı yılda Mustafa Kemal'in sağ kolu oldu. Halide Hanım'a göre (Temmuz 1926) “ O tamamen Gazi'nin emrinde oldu ve sadece herkesi ipe çekmekle uğraştı.” Adnan Menderes Çalışkan ve etkileyici ama çoğu zaman aceleci, kışkırtıcı bir konuşmacı. Bay Menderes, Bay Bayar'ın güvenini kazanmanın keyfini sürer. Diğer taraftan takipçileri arasında sorumsuz ve hırslı olanları kontrol etmekte zorlanmaktadır. Giyimine dikkat eder, evli ve bir çocuğu var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder