4 Haziran 2015 Perşembe

Denizler altında 500 dev heykel!

2009’da Meksika’nın Cansun eyaletine dünyanın en büyük ilk sualtı heykel müzesini kuran Jason De Caires Taylor’ın beton heykellerinin fotoğrafları İstanbul’da sergilenecek. 500 civarındaki olan dev heykeli, National Geographic, dünyanın en iyi 25 harikası arasında göstermişti.

İstanbul’da 17.si düzenlenecek Avrupa Hazır Beton Birliği (ERMCO) Kongresi, bir sanat etkinliğine ev sahipliği yapıyor. Etkinliğin kapsamı, içeriği ‘hazır beton’ olan bir kongreye hiç de uzak değil. Kongre sırasında sergilenecek olan, 2006 yılında İspanya Granada’da Sualtı Heykel Parkı’nı açan ve su üstü hayatını su altına taşıyan Jason De Caires Taylor’ın beton heykellerinin fotoğrafları. Eşsiz tasarımlarıyla her yıl binlerce kişiyi derinlere daldıran heykeller sualtı hayatının doğal bir parçası olabilmeleri için dayanıklı beton, çimento ve kum karışımıyla yapılıyor.

Aynı zamanda dalgıç olan Taylor’ın en iddialı işini ise Meksika’nın Cancun eyaletinde 2009 yılında dünyanın en büyük sualtı müzesini kurmak oluşturuyor. Kurulduğunda 100 heykel bulunan Cancun Sualtı Müzesi’nde (Museo Subacuatico de Arte) şu anda 500 civarında eser var. Zamanla yosun ve mercanla kaplanan heykeller yıllar içinde zombivari bir görünüm kazanarak daha da etkileyici bir görüntüye kavuşuyor. Kanarya Adaları’nda yaşayan sanatçı, eserleri üzerinde çalışırken yakınlardaki bir balıkçı kasabasının sakinlerini model olarak kullandığını söylüyor. Denizlerin dibinde kaya üzerinde oturan bir çocuk, çenesini tutarak derin düşüncelere dalmış yaşlı bir adam, ufka bakan kadın gibi figürlerinin kaynağı hep köy halkı.

45 yaşındaki İngiliz sanatçıyı dünyanın ilk sualtı heykel müzesini açmaya götüren serüveni ilginç. Çocukluğu Malezya’da mercan kayalıklarını keşfetmekle geçen Taylor’ın hayatını okyanusun dibindeki heykellerine adaması şaşırtıcı değil. Deniz altında el ele tutuşan insanlar ile 60 ton ağırlığında, 5,5 metre uzunluğundaki mitolojik kahraman Atlas gibi eserlerin tek güzelliği ihtişamdan kaynaklanmıyor. Heykellerin yapımında kullanılan malzemenin, üzerinde doğal hayatın oluşumuna izin verecek şekilde seçilmesi, Taylor’un tek amacının da sanat olmadığını da ortaya koyuyor bir bakıma. Son çalışması Ocean Atlas’ın Bahamalar’daki mercan kayalıklarını koruma konusunda çalışmalar yürüten bir organizasyon tarafından finanse edilmesi de bu yüzden. Müzenin amacı da sualtı yaşamının hassasiyetlerine dikkat çekmek ve toplumu bilinçlendirmek zaten. Ziyaretçilerin okyanusa dalarak, balıklar ve farklı deniz canlılarıyla birlikte zaman geçirdiği düşünülünce de aksini düşünmek imkansız.

Müze ziyareti, emek isteyen bir iş. Bazı müzeleri ziyaret etmek ise daha da zahmetli. Öyle biletinizi alıp gitmekle olmuyor. Palet giymeniz, oksijen tüpü takmanız gerekiyor mesela. Taylor’un su altındaki dev heykellerini ziyaret etmek böyle bir şey. Ha deyince Granada ya da Meksika’ya da gidilemeyeceğine ve doğası gereği gezici müze kapsamında ayağımıza da gelemeyeceğine göre bu eserlerin fotoğrafları ile idare etmek zorundayız şimdilik. Ve bunun için adres İstanbul Askerî; Müze. National Geographic’in dünyanın en iyi 25 harikası arasında gösterdiği dev heykellerin profesyonel bir ortamda çekilmiş fotoğraflarını görmek için bugün ve yarın olmak üzere iki gününüz var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder