6 Şubat 2015 Cuma

Yürüdükçe özgürleşeceksiniz

Siyahî Amerikan vatandaşlarının 1965 yılında Martin Luther King öncülüğünde gerçekleştirdiği protesto yürüyüşlerini konu alan ‘Özgürlük Yürüyüşü / Selma’, iyi yönetilmiş, çok iyi oynanmış dürüst ve tutarlı bir politik film.22 Şubat’ta sahiplerini bulacak 87. Oscar ödüllerinin adayları açıklandığında kopan fırtınayı hatırlayalım. Aday listesinde olmaması şaşkınlığa sebep olan birçok oyuncu vardı: Amy Adams (İri Gözler), Jake Gyllenhaal (Gece Vurgunu), Timothy Spall (Bay Turner), Ralph Fiennes (Büyük Budapeşte Oteli) ve Jessica Chastain (En Şiddetli Sene)... Animasyon dalında Lego Filmi, Yabancı Dilde En İyi Film dalında da İsveç yapımı Turist’in aday gösterilmemesi Akademi üyelerinin tercihlerini tartışmaya açmıştı. Ancak esas fırtına başka bir film üzerinden koptu. Yönetmen, senaryo ve erkek oyuncu dallarında da Oscar’a aday olması beklenen Selma filmi, sadece En İyi Film ile Orijinal Şarkı dallarında adaylığa layık görülerek ‘ırkçılık’ tartışmalarının fitilini ateşledi.Ülkemizde Özgürlük Yürüyüşü adıyla gösterime giren Selma, siyahilerin sivil haklar mücadelesinin kritik bir dönemini anlatıyor. 1965 yılında ABD’de ırkçılığın yoğun olarak görüldüğü güney eyaletlerinden Alabama’nın Selma şehrinden eyaletin başkenti Montgomery’ye giden 87 kilometrelik yolda, tarihe geçen üç protesto yürüyüşü yapıldı. Siyahilerin özgürlük mücadelesinin unutulmaz lideri Martin Luther King öncülüğünde gerçekleşen bu yürüyüşler Amerikan kamuoyunda konuya karşı bir hassasiyet geliştirdi ve dönemin Başkanı Lyndon B. Johnson’u Oy Hakkı Kanunu’nu çıkarmaya mecbur bıraktı.BİR HAYALİM VAR...Geçtiğimiz yıl En İyi Film dâhil, üç dalda Oscar alan 12 Yıllık Esaret, siyahilerin mücadelesine antropolojik bir açıdan yaklaşmış, köle-efendi ilişkisinden hareketle ‘beden’in özgürlük mücadelesindeki rolü ve kullanımı üzerine yoğunlaşmıştı. Ava DuVernay’ın yönettiği Selma, meselenin felsefî-antropolojik boyutundan ziyade direniş ayağına odaklanıyor.Selma, her şeyden önce bir biyografi filmi. Politik tavrını net bir şekilde ortaya koyarken, biçimci anlatımdan taviz vermiyor. Yönetmen Ava DuVernay, tarihi karakterleri konu alan biyografi filmlerinin sıradanlığından kurtulmak için FBI’ın fişlemeleri eşliğinde anlatıyor yaşananları. J. Edgar Hoover’ın yönetimindeki FBI, Müslüman lider Malcolm X’i izlediği gibi, siyahi vatandaşların bir başka umudu Hıristiyan vaiz Martin Luther King’i de adım adım takip etmektedir. ‘Kudretli’ J. Edgar ile Başkan Lyndon B. Johnson arasındaki kısa diyalogda Amerikan tarihine ve devlet yönetimine dair önemli detaylar var. Yönetmen DuVernay, Martin Luther King ile Başkan Johnson arasındaki müzakerelere yoğunlaştığı kadar Beyaz Saray, FBI ve Alabama Valisi arasındaki pazarlıkları da öykünün akışına dâhil ederek ‘özgürlük yürüyüşü’nün cephesini genişletiyor.DİRENİŞ, AMA NASIL?Martin Luther King, 1968’de bir suikast sonucu hayatını kaybedene kadar mücadelesinde şiddete karşı mesafe almış, tıpkı Gandhi gibi pasif direnişi seçmiş bir lider. Bu yüzden bazı siyahi gruplar tarafından sert bir şekilde eleştirilmiş. Selma, King’i çelişkileri ile birlikte gerçek bir karakter olarak ele alırken, siyahilerin kendi aralarındaki üslup ve yöntem tartışmasını da filmin ağırlık merkezlerinden biri haline getiriyor. Ateşli bir hatip olan King’in “kamuoyu oluşturmak için drama gerekir” anlayışından, eylemcilere zarar gelir endişesiyle protesto yürüyüşünden vazgeçmesine evrilmesinin çelişki mi yoksa değişim mi olduğu seyirciye bırakılıyor. Ailesiyle yaşadığı sorunlar ve iç dünyasındaki çatışmalar ile pekiştirilen gerçekçi King portresi, David Oyelowo’nun sade ama etkili performansıyla birleşince filmin gücünü artırıyor.Selma’nın esas gücü ise 1960’lardaki sivil haklar mücadelesini anlatırken Ferguson’un yanı sıra dünyanın bütün otoriter yönetimlerindeki direnişlerle kurduğu bağda gizli. Filmi izlerken, Türkiye’nin yakın tarihi kadar günümüz atmosferi de zihinlerde beliriyor. Hele, filmdeki ilk protesto yürüyüşünde yerel halk ile polisin işbirliği içinde göstericilere saldırıp ara sokaklarda ve kafelerde göstericileri ‘el yapımı silahlar’ ile dövmesi, dahası öldürmesi çok tanıdık.Selma, iyi yönetilmiş, çok iyi oynanmış, yerinde üslubu ve biçimci anlatımıyla dürüst ve tutarlı bir politik film. Etkisini uzun süre kaybetmeyen Selma, 87. Oscar ödüllerinin mevcut aday listesinde yönetmen, erkek oyuncu ve senaryo dallarında da yer almayı hak eden bir yapım. Sadece iki adaylıkta kalmasında ırkçılıktan ziyade, 12 Yıllık Esaret ile kota aşımına uğrayan siyahi haklar mücadelesi kontenjanının payı var gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder